Nejmettin YILDIRIM
Nejmettin  YILDIRIM
aninda@atasehirdenhaber.com
Çocuğun Sınıfına Girmek, Çocukta Sosyal ve Ahlaki Yönden Bozulmaya Neden Oluyor..
  • 0
  • 547
  • 09 Mart 2018 Cuma
  • 1 Star2 Stars3 Stars4 Stars5 Stars (No Ratings Yet)
    Loading...
  • +
  • -

Ben bir babayım .  Korkuları  kadar , sorumlulukları ve gelecek ile alakalı Çocukları üzerinde Umutları olan  bir baba..

Dünya toplumları üzerinde  Türk toplumu aileyi önemser ve Çocukları ile ilgili yatırımlar yapar hatta onlara maddi yönden bir şey bırakmak ister .

Ama şunu unutmamalıyız;  çocuklara  bırakılacak en güzel miras Ahlak ve Eğitimdir.

Ancak Atalarımızın bir sözü vardır Akıllı Çocuk malı neylesin ,Deli Çocuk malı Neylesin .

Akıllı olan geleceğiyle ilgili yatırımı yapar ,deli olan ise zaten babadan kalma malı yer.

Aslında  konu tam burada başlıyor.

Eğitim , ailede başlıyor. Çocuğun  her  aldığı davranış ve ahlaki  durum  Anne ve Babanın  yani ailenin rol modelidir.

” çocuk kime çekmiş” kelimesi aynaya bakmamanın durumu göstergesi olabilir .

İşte tam bu konuda bizimde  söyleyeceklerimize ve araştırmalarımıza geçelim isterseniz…

Son zamanlarda ilkokulda okuyan çocuğunun sınıfına girip çıkan, başkalarının çocuklarını azarlayan, hatta suçlayan, onları eliyle işaret eden ‘anneler’  ve”babalar’ hızla artıyor. Özellikle de ilkokulda… Öğretmenler ve bazı veliler durumdan şikâyetçi.

Peki, kendi çocuklarını korumak adına başka çocuklar üzerinde baskı kurmak doğru mu? Bir veli çocuğunun sınıfına girmeli mi? Bu durum çocukları nasıl etkiler? Uzman Psikologlarında  bu konuda tezleri var.

Velilerin her fırsatta çocuğunun sınıfına girmesi doğru mu?

Çocuğun okula gitmesi, onun artık ailesinden ayrı olarak, farklı bir sosyal ortama dâhil olduğu bir süreci ifade eder. Bu, çocuğun bireysel gelişiminin bir parçasıdır ve tek başına o ortama uyum sağlaması çok önemlidir. Çünkü çocuğun bağımsızlığını kazanacağı en önemli sosyal ortamı okuldur. Son yıllarda özellikle çocuğu ilkokulda okuyan velilerin okul kurallarını ihlal edercesine sınıfa girdiğine tanık oluyoruz. Bu pek çok açıdan sakıncalıdır

Okul ortamındaki otorite figürü öğretmendir, veli değil. Sınıfın sorumluluğu da öğretmendedir. Eğer veli, her fırsatta çocuğunun sınıfına girip işleyişe müdahale ederse hem kendi çocuğunun hem de diğer çocukların psikolojik, sosyal ve ahlaki gelişimlerini olumsuz yönde etkiler. Üstelik çocuğun sınıfını ve öğretmenini benimsemesini, onlara güvenmesini ve kendini o sınıfa, yani o sosyal guruba ait hissetmesini de sabote etmiş olur.

Hatta çocuğun sınıfta karşılaştığı sorunlar karşısında kendi başına karar vermesini, toplumsal kurallara uymasını, annesi veya babası olmadan karşılaştığı sorunu çözme becerisi geliştirmesini engeller.

Böyle bir durumda çocuk kendini nasıl hisseder?

Eğer sınıfta bir sorun olduysa ve anne veya baba ‘sorun çözücü’ olarak sınıfa müdahale edebiliyorsa çocuk, kendini arkadaşlarının yanında yetersiz, bir yetişkin tarafından korunmaya muhtaç hisseder. Hatta durum biraz daha ileri gidebilir ve çocukla “bebek, beceriksiz, anne kuzusu, vb.” şeklinde dalga geçilerek sağlıklı arkadaşlık ilişkisi kurmasına da engel oluşturur.

Bunun yanı sıra, diğer çocukların da kendilerini yalnız, desteksiz hissetmesine, velisi sınıfa giren arkadaşlarına ayrıcalık tanındığı için ona karşı kızgınlık duymalarına ve kendilerini haksızlığa uğramış hissetmelerine; bu nedenle de öğretmenlerine ve okullarına güvenmemelerine de neden olabilir.

Çok istisnai, özel durumlar dışında ve sınıf öğretmeniyle okul PDR servisinin önerisi olmadan bir velinin çocuğunun sınıfına girmesi doğru değil.

Anne baba ve öğretmenlere psikologların  tavsiyeleri 

Anne babalar, çocuklarının bireysel özelliklerini tanımalı ve çocuklarının yaşına uygun gelişim özelliklerini bilmeliler. Bu doğrultuda öğretmenle işbirliği halinde çocuğun gelişimine katkıda bulunmalılar. Ailelerin çocukların arasındaki sorunlara yetişkin bakış açısıyla bakmamaları gerekir. Çocuklar duygularını yoğun ve hızlı yaşarlar. Bir önceki teneffüste kavga ettiği arkadaşıyla bir sonraki teneffüste keyiflice oynayabilirler. Bu nedenle anne baba müdahaleci olmamalı, çocuğunun kendi sorunlarını çözmesine yardımcı olmalıdır.

Ebeveynlerin çocuklarına yapılan sıradan arkadaşlık sorunlarını kişiselleştirmemeleri, “Benim çocuğuma bunu nasıl söyler ya da yapar” gibi bir yaklaşımdan kaçınmaları gerekir.

Özellikle ilkokul çağında çocuğunun sınıfına girip çıkan, onlara müdahale eden veliler çocukları olumsuz etkiler. Annesi veya babası sınıfa gelmeyen çocuklar üzerinde de olumsuz bir etkisi olur. Çocukların okulda yaşadığı sorunlar öğretmenin sorumluluğundadır, anne babanın değil. Bu nedenle anne-baba sorunları çocuklarla değil, öğretmenle konuşmalıdır.

Çocuklar her ebeveyn için en kıymetli varlıklarıdır. Onları koruyarak sağlıklı, mutlu ve özgüvenli büyütmeye çalışmak elbette birçok ebeveynin ilk amacıdır. İşte tam da bunu sağlayabilmek için onları biraz özgür bırakmak, kendi çevrelerini kurmalarını, arkadaşlıklarını ve ilişkilerini geliştirmelerini izlemenin atılacak en önemli adımlardan biridir.

AİLELERE 5 ÖNERİ

  • Onların sizden bağımsız birey olmalarına izin verin.
  • Sorun yaratıcı ya da sorunu destekleyici değil, çözüme yönlendiren olun.
  • Sürekli okulda ne yaptıklarını, arkadaşlarının nasıl davrandığını irdeleyici tarzda sorular sormamaya özen gösterin.
  • Basit tartışma ya da atışma şeklinde olan arkadaşlık sorunlarını kişiselleştirmeyin. Bırakın kendi çözsün. Böylece özgüveni artacaktır.
  • Öğretmenler hakkında çocuğun yanında olumsuz söylemlerde bulunmayın. Öğretmene saygının önemli olduğunu hissettirin.
  • Hiçbir çocuk saygı duymadığı bir yetişkini dikkate almaz ve dinlemez.

sürç-i lisan ettik isek affola .

kalın sağlıcakla…

 

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • YENİ
  • YORUM