Görüntülü İzle..

Sevgili dostlar. 
Bugün vatandaşın cebine binen ağır yükleri ve devletin sorumsuz politikalarını konuşacağız.

İtibardan tasarruf olmaz derken, bu kasayı ben boşaltmadım!

Ama vatandaş, pasaporttan telefona, kimlikten notere kadar her kalemde astronomik harçlarla karşı karşıya. Bu yük altında halk nefes alamıyor.

Silah ruhsatları tam bir felaket.

Normal bir vatandaş ailesini koruyamaz hâle getirildi. Sonuç mu?

Kaçak yollara yönelmek, denetimsiz bir silah pazarı, artan güvenlik zaafı. Amaç güvenlik değil; mantık basit: “Silahın varsa, bana da para öde.”

Unutmayın: her vatandaşın kendini ve ailesini koruma hakkı vardır.

Hukuk buna izin veriyor; anayasa ve ceza hukuku meşru müdafaa hakkını tanıyor.

Ama yüksek ruhsat ücretleri ve karmaşık bürokrasi, halkın fiilen kendi güvenliğini sağlayabilmesini engelliyor.

Harçlar cebimizi parçalıyor.

Telefon, pasaport, kimlik, noter ve silah ruhsatı derken, vatandaş her gün daha fazla eziliyor.

Ama kasayı ben boşaltmadım!

Devletin görevi halkı soymak değil, korumaktır.

Milletin mutfağını yakan fırsatçılarla uğraşın, vatandaşın cebine elinizi çekin!

Ruhsatı altın fiyatına satıp, ruhsatsızın önünü açmak ne adaletle, ne güvenlikle açıklanabilir.

Bu basiretsizliktir ve halkın hakkına tecavüzdür.

Vatandaş nefes alamıyor, devlet kasayı doldurmaya devam ediyor. Ama devlet, kasayı doldurmak için değil, halkı korumak için vardır. Gözlerinizi açın; halk için var olan devlet, vatandaşın cebinde değil, vatandaşın güvenliğinde olmalıdır.