Bu dünyada düz ve doğru olarak yaşamak ne kadar zor.
inananlar kardeştir, kardeşliği ihlal etmek haramdır.
Söyleyeceklerimiz burada dursun, alan alsın almayanda yoluna devam etsin.
Benim davam Nizamı alemken.
Allah, kainattaki her şeyi belirli bir düzen ve ölçü içinde yaratmıştır.
Bu düzen içinde, insanların O’nun dinine hizmet etmesi için bir davaya yönelik bir çağrı iken
Ne oldu ? bu davaya.
Nasıl tecavüz edildi…
Bu sözler kimlerin elinde perişan oldu..
Yazık iffet gibi , davada birilerinin elinde zay oldu gitti.
Göklerde ve yerde olanlar Allahın ve bütün şeyler ona dönecekken, nerede bu gerçek dava adamları…
Ne kudüs kaldı , Ne filistin, Ne gazze..
Unutuldu gitti, tek dertleri seçimler oldu.
Sitemimiz belki anlaşılır..
Son yıllarda gözlemlenen siyasi dönüşümler, 8-10 sene önce dile getirdiğim “siyaset kurumu için Menfaat Şebekesi” değerlendirmemi doğruluyor.
Maalesef, günümüzde bu menfaat şebekesi hala etkisini sürdürüyor.
Bu şebekenin en tehlikeli tarafı, insanları menfaat vaadiyle etrafına toplaması ve onları edilgen hale getirmesidir.
Birçoğu, başlangıçta belki de bencil embesil olarak nitelendirsekte
Kişiler, zamanla siyasi kariyer basamaklarını tırmanarak müdür, teşkilatçı, dava adamı gibi rollerde yer alıyor.
Millet bunları adam sanıyor, peşine takılıyor..
Tabi süreçte bu bencil embesiller, belediye meclis üyesi, ilçe başkanı, memur yapılarak kamu kurumlarında görev alacaklar.
önemli pozisyonlara gelerek siyasi arenada etkin rol oynamaya başlıyacaklar.
Ancak, bu yükselişin temelinde sözde dava adamı olmaktan ziyade, bu bencil embesiller kendi menfaat şebekesi ekosisteminde yerini alacaklar.
Bu durumda toplumda birçok kişinin sesini çıkarmamasının nedeni toplumun genel ahlak yapsının bozulması..
Ahlakî değerlerin yitirlmesi ve metaryalistleşemsidir.
Çünkü bu kişilerin menfaatleri, onları eleştiri yapmaktan alıkoyuyor.
Beyinleri ve söylem dağarcıkları, artık embesillik ve mallık derecesinde maneviyatını yitirmiş
menfaat odaklı bir şekilde şekillenmiş durumda olduğu için anlama ve anlatma kapasiteleride tek bir fikirde buluşuyor.
Siyasetteki bu gerçek, toplumun geniş bir kesiminin pasif duruşuna ve eleştiri eksikliğine yol açıyor.
eleştirdiğinde ise ya “ocu “ ya da “bucu “oluyorsun
Ama onların gözünde Allahın kurallarına göre yaşayan ne yazık ki müslüman olamıyorsun. Örnek öldürülen Diyarbakırlı Ramazan hoca gibi ….
Bu embesiller varlığı, siyasi arenada sadece kendi menfaatleri doğrultusunda hareket eden bir grup insanın etkisi altında olduğumuz gerçeğini gözler önüne seriyor.
Siyasetin temelinde dürüstlük ve halkın ve hakkın çıkarlarına hizmet etme anlayışının hakim olması ,toplumsal gelişim için kritik bir öneme sahipken.
Ahlaki manevi değerlerimizi kaybettiğimiz için.
İçi boş bir dünyada yönümüzü bulamıyoruz.
“Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
Durun kapatmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum.”
Rahmetli Muhsin yazıcıoğlu gibi dava adamları yerini , Şimdiler Anadolu kadınları kadar dik olamayan , kıvrak madamlar aldı.
sürçü lisan ettiysek affola.
Kalın sağlıcakla …
Yazınızı ilgi ile takip ediyorum.