Bu ülkede, milliyetçilik iddiasındaki siyasilerin geçmişi terörle iç içe geçmiş bir isme rahmet dilemesi, vicdanları derinden yaralamıştır.
Sırrı Süreyya Önder’in ardından, özellikle AK Parti ve MHP cephesinden gelen rahmet mesajları, bu milletin değerleriyle adeta alay etmektir.
Bir yanda şehitler için yapılan nutuklar, vatanın bölünmez bütünlüğü üzerine edilen yeminler; diğer yanda PKK’yı meşrulaştırmaya çalışan bir figüre yönelik bu ölçüsüz saygı…
Hani siz milliyetçiydiniz?
Hani bu milletin hassasiyetlerine saygı gösterecektiniz?
Sırrı Süreyya, çözüm sürecinde yaptığı açıklamalarla toplumun geniş kesimlerinde derin tepkilere yol açmış, PKK’nın terör eylemlerine destek veren söylemleriyle hatırlanmıştır.
Şimdi, bu isme methiyeler dizmek, en hafif tabiriyle, siyasi duruş açısından ciddi bir çelişkidir.
Rahmet dilemek, şehitlerimize, öksüz kalmış yetimlerimize bir hakarettir.
Geçmişteki söylemler ve sorumluluklar unutulamaz.
Toplumun hafızası, şehit ailelerinin acıları, gazilerin gözyaşları hala taptazedir.
Bu halk, her türlü siyasi manevrayı ve oy hesaplarını çok iyi bilir.
Böylesi durumlarda susmak, hem daha erdemli hem de daha vicdanlı bir duruştur.
Çünkü herkes için rahmet dilemek zorunda değilsiniz.
Bazı hayatlar ardında bıraktıklarıyla konuşur, orada susmak bile yeterince anlamlıdır.
Çünkü rahmet dilemek, sadece bir dua değil; aynı zamanda bir duruş, bir seçimdir.
Ve bu millet, kimin neyi seçtiğini çok iyi görüyor. Rahmet dilemek, şehitlerimize, öksüz kalmış yetimlerimize bir hakarettir.
Analiz: Nejmettin YILDIRIM.