KALPSİZ ZEKA, İDRAKSIZ AKILDIR. |
Sevgili dostlarım,
Kalpsiz Zekâ , İdraksiz Akıldır.
İnsan zekâsıyla övünür.
Bilir, öğrenir, analiz eder, çıkarım yapar… Ama idrak edemez.
Çünkü idrak, sadece aklın değil, kalbin işidir.
Bugün etrafımıza bir bakalım.
Son derece zeki, eğitimli, kariyer sahibi insanların vicdansızca kararlar aldığına, hiçbir ahlaki kaygı gütmeden hareket ettiğine tanık oluyoruz.
Peki neden?
Çünkü akıl çalışıyor ama kalp çalışmıyor. İnsan beynini ne kadar geliştirirse geliştirsin, eğer kalbiyle bütünleşmezse, doğruyu yanlıştan ayırt edemez.
Ben, beyni ile g*t* arasında düşüneni sevmem.
Çünkü insan sadece mantığıyla değil, vicdanıyla da hareket etmelidir.
Aklını yalnızca kendi menfaatine, çıkarına, günü kurtarmaya çalışanlar, aslında en büyük aptallığı yapıyor.
Çünkü insan beyninin ikinci merkezi kalbidir. Kalp çalışmazsa, beyin de çalışamaz.
Bakınız, Allah Kur’an’da aklı değil, kalbi hedef almıştır. Araf Suresi 179. ayette şöyle buyurulur:
“Gerçek şu ki, cinlerden ve insanlardan çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır ama anlamazlar; gözleri vardır ama görmezler; kulakları vardır ama işitmezler.
İşte onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da aşağıdadırlar.
İşte gafil olanlar onlardır.”
Bu ayet her şeyi anlatıyor aslında.
İnsan, sadece gözleriyle bakarsa gerçeği göremez, sadece kulaklarıyla duyarsa hakikati işitemez.
Kalbiyle hissetmeli, kalbiyle anlamalıdır.
Bugün yanlışları doğru, doğruları yanlış görmemizin sebebi budur.
İnsan beyniyle, gözüyle, kulağıyla bilgi toplar ama doğruyu ancak kalbiyle kavrar.
İşte sözde sanatçı adı altında bir takım provokatör sanatçılar gelir, sizin dininize küfreder, yıllarca dinlersiniz, sonra da ona rahmet okursunuz.
Bu, aklın ve vicdanın birleşemediği noktadır.
Bu yüzden dinimizi “İkra” diyerek öğrenmeli, ama sadece bilgi edinmek için değil, idrak etmek için öğrenmeliyiz.
Aksi halde, ne kadar akıllı olursak olalım, akılsızca yaşamaya mahkûmuz.
Analiz. Nejmettin Yıldırım