Sesli ve Görüntülü izle.

”Gerçek yaşanmış bir olaydır “

Bir ülkenin geleceğini inşa edenler siyasetçiler değil, bilim insanlarıdır.

Çünkü siyaset değişir, koltuklar el değiştirir, fakat bilimin ortaya koyduğu eserler nesiller boyu yaşar.
Peki biz ne yapıyoruz?
O değerli beyinleri elimizle itiyoruz, yollarına taş koyuyoruz, onları bürokrasinin karanlık dehlizlerinde boğuyoruz.

Daha dün, kendi alanında zirveye ulaşmış, devletin en stratejik projelerinde görev almış bir bilim insanıyla bir araya geldim.

Anlatacakları beni şaşırttı mı?
Hayır.
Ama içimi acıttı.

Bu ülke için yıllarını vermiş, projeler geliştirmiş, dünyanın en büyük devletlerinden teklif almış ama hiçbirine yüz çevirmiş bir bilim adamı…

Amerika, Almanya, “Maaşını sen belirle, yeter ki gel” demiş.

Ev, araba, sınırsız fon…

Ne istemişse vermeye hazırlar.
Ama o, bu topraklarda kalmayı seçmiş.
Vatanına duyduğu sevda, tüm tekliflerden ağır basmış.

Peki bu ülke ona ne yapmış?

Onu engelleyenler mi dersiniz, mobing uygulayanlar mı, “Bizim düzenimizi bozma” diye tehdit edenler mi?

İşte asıl hikâye burada başlıyor.

Türkiye’nin kendi değerine sahip çıkamayan sisteminde, çarkı döndürenler yenilikten korkuyor.

Bilimi desteklemek yerine köstek olanlar, aslında sadece o bilim insanını değil, bu ülkenin geleceğini de çalıyor.

Ama yine de umutsuz değilim.

Çünkü bu topraklarda hâlâ aklı ve ahlakı rehber edinmiş bilim insanları var.

Onlar, önlerine çıkan tüm duvarlara rağmen üretmeye, geliştirmeye devam ediyorlar.

Türkiye’nin umudu işte tam da bu isimlerde gizli.

Son sözüm şu: Toprak olmayan yerde çiçek yetişmez.

Yetişse de ruhsuz olur. Türkiye, kendi bilim insanlarına sahip çıkmazsa, geleceğini başkalarının ellerine teslim etmiş olur.

Ve unutmayın, ilmi elinde tutan, dünyayı da yönetir.

Analiz Nejmettin YILDIRIM